Ana / Yazı / Gözlerini ufuktan ayırma…

Gözlerini ufuktan ayırma…

“Yobaz biziz, en güzel taraflarımızla biz
Akıl devlerin değil, cücelerin silahı!
İnanç asildir
Medeniyetler inancın eseri
Akıl mühendisleri yaratır, İnanç kahramanları”
Cemil Meriç

Sen bir İslamcısın oğlum!

Padişahın bir buçuk asır evvel savaşı kaybetti; İslam’ı sorumlu tuttular bundan.
Bundan ötürü İslamcısın sen!

Direnişçilerin ülkenin ırzına geçti!

On yılda on beş milyon yavşak ürettiler yeni baştan!

Modernistler ve entegristler babanın ocağına Noel ağacı diktiler;

Bundan ötürü aktivistsin sen! Başka türlü olamazsın!

Sen bir eylemcisin oğlum!

Senin gibileri bertaraf etmek için icad edildi tarafsızlık, hoşgörü, hümanizma.

Çünkü sen dengeleri zorluyorsun, zorlarsın, zorlamalısın oğlum!

Çünkü sen tepeden tırnağa siyasal içeriklisin!

Sakalın, şehinşahların halılarına saplanan mızrağın siyasal bir sembolü! Namazın özgürlüğündür ve sömürgeciliği dinamitleyen siyasal bir eylem! Kitabın, yeryüzünden fitne ve fesat kalksın için aydınlatıyor yolunu! Haccın ve zekâtın, kim olduğunu ve neyi temsil ettiğini ilan ettiğin dayanışma eylemlerin! Başörtün, kula kulluğa karşı yükselttiğin siyasal bir sembol! Kimliğin bir hayat nizamı oğlum; dinin siyasetindir!

Sen bir aslan yavrususun; kurtlarla, sırtlanlarla dans edemezsin!

Sen bir fanatiksin evladım!

Senden adam olmaz; felsefeyle, estetikle avlayamazlar seni! Kameralar saptayamaz, bilgisayarlar kurgulayamaz! Standartlara uymuyorsun oğlum!

Gırtlağını sıkanın hayalarına tekme atmak senin ruhunda var!

Elinde değil, kanını emenin sofrasına oturamazsın; masanın örtülerine asılıp görüntüyü bozarsın sen!

Sen varsan işler yolunda gitmez, şov devam etmez, edemez!

Sen bir öznesin oğlum!

Seni nesne yapmak için kuruldu kürsüler, akademiler, stüdyolar, laboratuvarlar, masalar.

Sen seyredilensin oğlum, göstericisin; seyirci olamazsın! Tartışan sen ol, tartışılan değil! Senin ayakların iz bırakır, izleyen olamazsın sen! Tarif eden sen olmalısın oğlum, irfanın vakarındır!

Boynun niye bükük oğlum; üniversite koridorlarında, ekran başlarında, zehir zemberek varoşlarında kentlerin, meclis kapılarında, gazete önlerinde, adliye sıralarında, askeri mıntıkalarda? Boynun kıldan ince, kılıçtan keskincedir oğlum, inanmıyorsan her gün artarak devam eden şu haberleri oku ve aynaya bak:

“Washington’daki Amerika Atatürk Cemiyeti’nin açılış balosuna (21 Mayıs 1995/Tüm gazetelerden) katılan ABD senatosunun en kıdemli üç üyesinden biri olan “Türk dostu senatör” Robert Byrd “köktendinci karanlık güçlere karşı başarısızlık hem Türkiye hem de batı için felaket olur” tespitini yaptı başbakan Çiller’in de bir kutlama mesajı gönderdiği baloda konuşan Robert Bryd, Türkiye’nin batının en güvenilir müttefiklerinden biri olduğunu vurguladı ve Türk Askeri’nin Kore’deki kahramanlığını ‘efsanevi’ diye niteldi.

“Koç’tan İslamcı avına destek”

“Londra’da yayınlanan el-Hayat gazetesi askeri rejime karşı silahlı mücadele içinde olan tüm İslami kesimlere karşı üstünlük sağlayabilmek için Cezayir’in Türkiye’den 700 adet zırhlı araç alacağını bildirdi Gönderilen zırhlı araçların Otokar yapımı olduklarına dikkat çekiliyor”

“Cezayir’deki terörist avı: Üç günde 22 terörist öldürüldü
Cezayir’de son üç günde düzenlenen operasyonlarda 22 teröristin ölü ele geçirildiği bildirildi Güvenlik güçleri yetkililerinden alınan bilgiye göre, önceki gün Cezayir’in bir banliyösünde düzenlenen operasyonda 11 aşırı dinci terörist öldü Son üç günde ülkenin çeşitli yerlerinde düzenlenen operasyonlarda ölü ele geçirilen din istismarcısı örgüt üyesinin sayısı 22 olarak açıklandı” (Anadolu Ajansı)

Burada “ölü ele geçirilen din istismarcısı örgüt üyeleri” ni tanıyorsun değil mi oğlum? Seçimlerin birinci turunu kazanan FİS yetkilileri ya da üyeleri onlar.

Sen bir umutsun yavrum!

Hatta nicedir yegâne umut sensin!

Tarihin sonunun geldiğini, liberal ekonomik sistemin kesin zaferi kazandığını ilan etmelerinin önündeki en büyük engel sensin!

Tarihi sürekli yeniden başlatırsın sen oğlum Tarih senin gibilerin çıplak baldırlarında yükselen bayrakların yürüyüşü Sen bir bayraksın oğlum, turbo egzozlara flama olamazsın!

Küreselleşen çürüme, kirletilmiş dimağların usul usul bu gerçeği itiraf etmesini engelleyemiyor. Reklam aralarında yeni taksitler icat eden karılarına çaktırmadan seninle savaşan görüntüleri izleyip seni düşünüyor; çocukları okullardan atılan babalar!

Köyleri yakılan Kürtler seni izliyor; delikanlı gidip tabutlar içinde dönen gençler seni izliyor!

Senin gibiler yeşermesin diye yaktılar ormanları: beyaz şarabın beyaz etle içileceği eğitimini alan omuzu kalabalık korkaklar!

Bir mayısta kente inen kurtlar seni izliyor!

Görüntüyü düzeltmek görevlilerini: İşlerin yolunda gittiğini sergileme görevlisi belediye lalelerini parçalayan kızın gizli aşkı sensin oğlum!

Seni izliyor Belfast’taki, Güney Amerika’daki, Doğu Türkistan’daki, Filistin’deki, Bosna’daki, Kosova’daki, Arnavutluk’taki, Fas-Tunus-Cezayir’deki, Harlem’deki, Diyarbakır’daki, Altındağ’daki, Kadifekale’deki, Gültepe’deki, Kâğıthane’deki; banliyödeki, varoştaki, gözaltındaki, sürgündeki, ekmek kuyruğundaki ‘geri kalmış’ lar ya da ‘az gelişmiş’ler!

Sen gelişemezsin oğlum; eğri bir kılıçsın sen!

Sen nefsi müdafaasısın ezilenlerin, mağdurların, çaresizlerin!

Bu yüzden gerici, bu yüzden ‘fundamentalist’sin!

Mantaliten senteze uymaz evladım, başka türlü olamazsın!

Bilincine sızdırılan kıvrak sorular, parolalarını parçalayamaz ‘Lamın cimin vardır’ senin!

Sen bir lokomotifsin oğlum, vagon olamazsın!

Başrolde sen varsın, figüranlık onların vehmi!

Başını gömdüğün kafa karışıklığına, başını gömdürdükleri yalnızlık yastığına, başına geçirdikleri ‘illegalite’ yastığına akıttığın gözyaşları sana yakışmıyor oğlum!

Özgürlük, onur ve adalettir senin ülken; gerisi gelip geçici saz semaileri, ciddiye alıp içine atma!

Kitabın sapasağlam duruyor başucunda!

Kalk ayağa, yükü ağırdır devin!

Komşunu ziyaret et, yere düşeni kaldır, geçtiğin yerde iz bırak, sözlerinin sahibi ol, sahici ol!

Yüzünü yıka ve caddeye çık oğlum!

Sallanma!

 (Haziran 1996, Ülke Dergisi)

Hiç Bir Şeye Katılmıyorumislamcisin_oglum

Bunu da okuyun...

"Varolmak Direnmektir"

Tamah Sınavı

süngülerden güzeldir yeşil yaralarınız tamah sınavı geldi çattı paletlerini

2 yorumlar

  1. Merhaba Mehmet bey,
    Yıllar önce bu yazınızı (gözlerini ufuktan ayırma) ve Ülke dergisindeki yazılarınızı okumuş ve hayran olmuştum. Sonra izinizi kaybettim. Geçtiğimiz günlerde öğrendim; Türkiye’de değilmişsiniz. Ve bugün “Gezi dersleri”nizi okudum. Bir kere daha derinin altına işleyen kelimelerinize hayran oldum. Ellerinize, kalbinize sağlık.
    İnşallah bir gün tanışmak ve muhabbet etmek dileğiyle, selamlarımı iletiyorum.
    Ferhat

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir